Ahmed Cemil şimdi gözlerini otuz-kırk adım öteden yavaş yavaş yürüyen Lamia'dan ayırmıyordu. Şu dakikada vücudunda sanki bütün benliği eziliyor sanıyor, iki ellerini göğsüne basarak, "Yürüyemeyeceğim, beni buraya bırak; şuraya düşmek, kumlar üstünde ölmek istiyorum," demek için bir ihtiyaç duyuyordu. Aman Yarabbi! Sevmek bu muydu? İnsanı sanki bir mengene içinde sıkıp sıkıp da birisinin ayakları altına ezik, bitik, can çekişerek atmak isteyen bu öldürücü şey, sevmek bu muydu?