İmkânsızın Şarkısı message

"Ve sözde tartışmaları da boktandı. Herkes büyük büyük laflar ediyor ve her şeyden haberi varmış gibi davranıyordu. Bu yüzden ben de, ne zaman anlamadığım bir şey olsa onlara sorular soruyordum. 'Şu konuşup durduğunuz emperyalist sömürü nedir? Bir şekilde Doğu Hindistan Şirketi'yle bağlantılı mı? Eğitim-endüstri işbirliğini ortadan kaldırmak, üniversiteden sonra bir şirkette çalışmamamız gerektiği anlamına mı geliyor?' İşte böyle sorular. Kimse bana bir açıklama yapmak istemiyordu. Onun yerine, gerçekten sinirleniyorlardı. İnanabiliyor musun?"

"Evet, inanabiliyorum."

"Bir adam, 'Seni aptal orospu, bu boş beyinle nasıl yaşıyorsun?' diye bağırdı bana. Bu, bardağı taşıran son damla oldu.

Bu kadarına da gelemezdim artık. Tamam, pek akıllı olmadığımı ben de biliyorum. Emekçi sınıfındanım. Ama dünyayı ayakta tutan, bu sınıf; ayrıca sömürülenler de bu emekçi sınıfı. Nasıl bir devrim ki bu, emekçi sınıfının anlayamayacağı büyük büyük laflar atıyor ortaya! Ne kadar saçma bir sosyal devrimdir bu! Tamam, ben de dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek istiyorum. Eğer birileri sömürülüyorsa buna son vermeliyiz. İşte ben buna inanıyorum ve bunun içindir ki, sorular soruyorum. Haklı mıyım, değil miyim?"

"Haklısın."

"İşte o zaman anladım. Bu adamların hepsi sahteydi. Akıllarındaki tek şey, gurur duydukları büyük büyük laflarla yeni kızları etkilemek ve ellerini eteklerinin içine sokmaktı. Ve sonra mezun olduklarında saçlarını kısacık kestiriyor, Mitsubishi'de, IBM'de veya Fuji Bankası'nda işe giriyorlardı. Sonra da Marx'ı hiç okumamış güzel, genç bir kadınla evleniyorlar ve çocuklarına olmadık, gülünç adlar veriyorlardı. Hangi eğitim-endüstri işbirliğini yok etmekten bahsediyorsunuz! Beni güldürmeyin! Yeni üyeler de en az eskileri kadar kötüydüler. Toplantıdan sonra bana, 'Aptal olma. Anlamasan ne olur ki! Sadece her söylediklerine katıl yeter' diyorlardı..."

Ekleyen: Ekin Öcalan